Rus devlet nükleer enerji kurumu Rosatom Genel Müdürü Aleksey Lihaçev, Türkiye’de nükleer bilim ve teknoloji merkezi inşa etmek istediklerini ve bu konuyu Türkiye makamlarıyla görüşeceklerini belirtti. Lihaçev’e göre, kurulması düşünülen bu merkez, nükleer teknolojilerin sadece enerjide değil, insanların yaşam kalitesini artıran nükleer tıp, tarım ve diğer alanlarda da avantajlarını kullanmayı mümkün kılacak.
Sputnik’e konuşan OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi Başkanı Fatin Dağçınar, hastalıkların teşhis ve tedavisinde radyoaktif maddelerin kullanımını öngören nükleer tıbbın, özellikle kanser tedavisi için çok önemli olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Nükleer tıpla bazı ilaçların izotoplarla yapılması sağlanmaktadır. Türkiye’de bu konuda çalışan ilaç firmalarının, hazırladıkları ilaçların izotopa dönüşebilmeleri için, bir reaktöre ihtiyaçları var. Türkiye’de henüz bir reaktör olmadığı için bu firmalar, ilaçlarını yurt dışındaki bir reaktöre yollayıp izotop haline getiriyorlar. Radyoaktif izotoplar içeren ilaçlar çok hızlı bir şekilde hastaya ulaşılması gerekiyor. Çünkü radyoaktif maddelerde yarılanma ömrü var. Uçak iner inmez bu ilaçlar havaalanından alınıp hemen hastaya götürülmesi gerekir. O derecede hızlı davranmak lazım.”
‘Nükleer bilim ve teknoloji merkezi açma fikrine olumlu bakıyoruz, işbirliği de yapabiliriz’
Dağçınar, Türk ilaç şirketlerinin Rosatom’un nükleer bilim ve teknoloji merkezi açma düşüncesini olumlu değerlendirdiklerini şu şekilde belirtti:
“Biz, OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi olarak, Rosatom’un Türkiye’de nükleer bilim ve teknoloji merkezi açma fikrine olumlu bakıyoruz. Bu konuda kendileriyle işbirliği de yapabiliriz. Akkuyu’da kurulacak olan nükleer santral ile Türkiye’de üretilen ilaç ürünleri izotop haline getirilebilir. Rosatom kendisi burada bir ilaç fabrikasını açmayı düşünüyorsa, hem o ilaç fabrikasının kurulmasında hem de o fabrikada ürünler yapma konusunda kendilerine yardımcı olacak bir ekibi toparlayabiliriz. Rosatom’un yapacağı tıbbi cihazlar konusunda da firmalarımız gereken desteği ve altyapıyı sunmaya hazırlar. Tabi bu kapsamlı bir süreç. Ama bu alanda Rusya ve Türkiye’nin çok iyi birer partner olacağına inanıyorum. Ben şahsen özellikle yüksek teknolojili ürün, ilaç ve aşıların üretilmesinde bir ortaklığa gidilmesinin gerekli olduğunu düşünmekteyim. Nükleer tıp ilaçlarının tüm üretim döngüsünün Türkiye’de bulunması halinde hem Türkiye’deki ilaç firmalarının hem de bölgedeki diğer ilaç firmalarının yararına olacağını düşünüyorum. Böylece Türkiye’deki ilaç firmalarının yabancı ülkelere ihtiyacı kalmayacak. Ve sadece Türkiye pazarına değil, yurtdışı pazarlara da açılma imkanını yakalayabilirler.”
‘Hem Rusya için hem Türkiye için çok faydalı olacağına inanıyorum’
Dağçınar, Türkiye’de nükleer tıp altyapısında bir atılımın oluşması için Akkuyu Nükleer Santralinin sunacağı imkanlardan faydalanılması gerektiğini ve bu konuda Rus ve Türk ilgili yetkililerinin bir an önce harekete geçmesi gerektiğini söyledi:
“Akkuyu Nükleer Santrali faaliyete geçmeden önce bu imkanın sağlanılması düşünülerek birtakım eklemeler yapılması gerekebilir. Bunların şimdiden öngörülmesi lazım. Bu, hem Rusya için hem Türkiye için çok faydalı olacağına inanıyorum. Ve sadece Türkiye’ye değil çevre ülkelere de buradan ilaçlarımızı yollama imkanımız olacak. Bu konuda bir atılım yapılacaksa gerek Rus gerek Türk yetkilileri bir an evvel birtakım protokollerle ve bizim gibi güvenilir sivil toplum kuruluşlarıyla oturup bunları tartışıp belirli bir yol haritasını çizmeleri gerektiğine inanıyorum. Sonradan yapmak daha zor olabilir. Herşey başındayken daha rahat yapabiliriz diye düşünüyorum.”
